The Dream on the Water
TÜLAY İÇÖZ
1974 yılında İstanbul’da doğan Tülay İçöz, 1993-97 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nde öğrenim gördü. 2002 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Heykel Bölümü’nde yüksek lisans programını tamamlayan sanatçı, aralarında AKM, Tüyap Sanat Fuarı, Kargart, ODTÜ, Akmerkez, Bozlu Art Project olmak üzere birçok galeri ve fuara katıldı. 2006 yılında ArtIstanbul Genç Sanatçılar Heykel Yarışması Üçüncülük Ödülü’nü alan İçöz, heykel sempozyumlarına da düzenli olarak katılıyor. Sanatçı, İstanbul’da yaşıyor ve üretimlerine burada devam ediyor.
Bir kadın olarak ahşap üzerinde çalışmak sizi zorluyor mu? Ahşabı genellikle sıcak görüntüsüyle tanımlarız fakat ben bu noktada size şunu sormak istiyorum. Siz ahşabı nasıl tanımlarsınız? Neden ahşap?
Her malzemenin farklı özellikleri vardır. Heykel yaparken her birini farklı tekniklerle biçimlendiririz. Her birinin tekniğini bildiğinde ve uygun malzemelerin olduğunda iş tıkır tıkır ilerler. Ahşap malzemeyi bu konuda ekleyip yapıştırarak, yontarak yapıyorum. Bazen çok sert ağaçları kullandığımda makine ile yapılamayan kısımları el ile yapma aşamasında bu beni biraz zorluyor. Ahşabı bu dönemdeki işlerimde kendime yakın, olanaklarına göre düşünceler üretebilen, sıcak ve esnek bir malzeme olarak görüyorum.
Heykellerinizde genellikle insan figürü tasvir ediyorsunuz. Bu noktadaki duruşunuzu merak ediyorum… Eserlerinizi oluştururken sizi besleyen noktalar nelerdir, eserlerinizde işlediğiniz dertleriniz nelerdir?
Heykellerimde genellikle insan figürü, insanın var olma halleri üzerine işler üretiyorum. İnsan varoluş dinamizminin tekâmülünün yaşam boyunca devam eden bir süreç olduğunu düşünüyorum. Heykellerimde de oluşmaya devam eden henüz tamamlanmamış bir bedende organik akışkan formları kullanıyorum. Yani yaşam devam ettikçe süreç de devam ediyor diyebilirim.
Reflect koleksiyonunuzda ahşap bir heykelinizle yer alıyorsunuz. Bu heykeli tamamen Reflect için ürettiniz, üretim sürecinize birebir şahit olan biri olarak ne gibi zorluklarla karşılaştığınızı biliyorum fakat yine de sizden dinlemek isterim. Bir eseri üretirken ahşabın materyal olarak ne gibi zorlukları oluyor?
Heykellerimde kimi zaman hareketi ve devinimi, izleyicinin bir dokunuşuyla salınan dönen parçalar üretmeye başladım ve bunun için de en uygun malzeme olarak ahşaptan heykeller yapmaya başladım. Ahşap kesildikten sonra da yaşayan bir malzeme diye düşünüyorum. Kendi yapısında işlemeye devam ediyor. Bazen içinde oluşan bir yapılanma, çatlama sizi tasarladığınızdan farklı bir noktaya yönlendirebiliyor. Bu noktada ahşap hem çeşitliliğiyle hem de dokunması ve yontmasıyla da sürprizleriyle güzel bir malzeme.
Reflect için ürettiğiniz heykelin hikayesini sizden dinlemek isteriz, sürecinizden biraz bahsetmenizi rica edeceğim…
Bu dönemde genelde heykellerimde suyun akışkan dalgalı yapısını kullanıyordum. Reflect için bir proje üretmem istenildiğinde kelime anlamı olan yansıma üstünden yola çıktım ve bireyin sudaki yansımasını hatta dalgalı yapısını kullanmak istedim. Ortada omurga kısmında bir boşluk açarak fiziksel yapının yavaş yavaş kendi iz düşümüne akmasını tasvir etmek istedim.
Communitymize dahil olduğunuz için oldukça mutlu olduğumuzu belirtmek isterim, bizi kırmayıp röportaj yaptığınız için de ayrıca teşekkür ederiz…